0

0

1 Ocak 2015 Perşembe

"Kürk Mantolu Madonna"

               "Kürk Mantolu Madonna" !
             
               Başlık bizi kendisine doğru çeker. Merak uyandırır içimizde.Gizemli bir havası vardır.Fakat sonra okumaya başlayınca ne "Madonna"yı görürüz, ne de "Manto"yu. Fakat Sabahattin Ali'nin anlatımından ve harika betimlemelerinden 50. sayfaya gelmişizdir bile.Akıcı anlatır, akıcı okunur; derin düşünülür ve neredeyse bir sayfanın tamamının altını çizmiş olarak buluruz kendimizi.
               Ankara'nın kuru sokağındayızdır bir süre, dar sokaklarından geçer, vitrin camlarından kızarmış burnumuzu görürüz. Sonra kendimizi birden Almanya'nın tarihi yapılarını seyrederken ve opera salonlarına adım atarken buluruz.
               Kitaba o kadar kaptırırız ki kendimizi "Atla trene, git! Ne bekliyorsun hala!" diye kızarız. Fakat peşi sıra gelen cümleleri okumaktan da kendimizi alamayız.
               Sabahattin Ali, hayatı siyah-beyaz olan insanların hayatlarına tekrar heyecan katarak renklendirebileceklerini gösterir.İki farklı insanın birbirlerini tamamlayarak aradaki katı düşünceleri bir kenara bırakıp, kalplerini seslerini dinlemeleri gerektiğini bir solukta okuyup zihnimize ve kalbimize işler.
              Sıra dışı, her insanın kendinden bir taraf bulup not edeceği bir kitap...
                                                   
                                                                                                                 Kahveli okumalar...