Önce
derinden gelen bam güm seslerini duydum. Sonra sesin şiddeti çağlayanın
yüksekten zemine çarparken çıkardığı sesin şiddeti kadar arttı. Bam güm bam
güm. Gecenin saat kaçıydı bilmiyorum. Odam karanlıktı, çok uykuluydum,
gözlerimi bile açamayacak kadar uykunun ağırlığı gözlerimin üstüne oturuyordu.
Sesler devam ediyordu. Bam güm bam güm. Kırk beden Türk kadını dalında efsane
olan ficudum:) sanki yatağıma çivilenmişti. Yaz mevsiminde olmamız sebebiyle
havadan üfleyen sıcak havanın etkisini bastırmak için açtığım pencere sabaha
kadar açık kalıyor. Kedilerin birbirleriyle dalaşma sesleri, tavla şıkırtıları,
martıların anırması her türlü ses odamın içinde yankılanır. Ama bu ses daha
öncekilerden farklıydı. Sesler hala devam ediyor. Bam güm bam güm. Artık
rüyamda hangi fanteziyi kuruyorsam –onu da sizin hayal gücünüze bırakıyorum-
yataktan kendimi kaldıramıyorum. Yatmadan önce yere attığım yastığımın üzerine
koyduğum kitabım ve sabah beni ağlayarak uyandırma görevini üstlenmiş alain
delon’u –alain delon benim cep telefonum olur, tarihi bir telefon olduğu için
artık tarih olmuş efsanevi bir yakışıklının adını verdim. Acaba dünyada cep
telefonuna isim takan benim gibi kaç tane çatlak var ? - yere düşürmemek için itinayla ayağımla ittim.
Karanlıkta bir hışımla pencerenin kenarına geldim. Sinekliği yukarı kaldırmak
için bayağı uğraştım, sanırım kırdım. Yukardan aşağı kafamı uzattım. Aşağıda,
merdiven altındaki babamın bisikletinin bulunduğu yerde, diğer komşularında
eşyaları var, bakındım. Bu yer bir nevi ardiye olarak kullanıyor. Her yaz hırsız
belasıyla yüzleşmek zorunda kaldığımızdan aklıma gelen ilk şey aşağıdakilerin
hırsız olduklarıydı. İçimde korkunun tavan yaptığı bir sesle aşağıya doğru
seslendim.
“Kimsiniz
siz ? Kimsiniz ?” İki kişiydiler. Diğeri öbürüyle konuşuyordu. Ama ne dediklerini
duyamadım. Tekrar sordum.
“Kim
siniz siz ? Kim siniz?” Muhtemel hırsız olması ihtimal bir insana kimsiniz diye
sorulur mu ? Ne yani hırsız tutup ben falanca filancayım ahanda şurada
oturuyorum. Valla ihtiyaçtan mı diyecekti ? Nasıl bir akıl tutulmasıydı
benimkisi ? Kendi sorduğum soruya kendim bile hayret ediyordum. Sorumu bir daha tekrarladım.
“Kim
siniz siz ? Kim siniz?” aşağıdan yukarıya beyaz tişört giymiş biri bana şaşkın şakın
bakıyordu. Yüzünü seçemiyordum. Çünkü lenslerim gözümde değildi.
“Benim
ben Enis, abla” dedi. Enis karşı komşumuzun oğlu olur.
“Haaaa”
dedim
“Git
yat” dedi.
“Ay
kusura bakma” dedim. “Hırsız sandım ben. “
Gecenin
bir yarısı kendime güldüm gözümden yaş gelene kadar.
Üç
kıçı kırık bisiklet uğruna ya rab ne akıllar tutuluyor:)))))))))))
Sabah
işe giderken kapıda bu notu buldum:
“Bisikletlerin
oradaki suntalar Özcan amcaya ait bilginiz olsun. Sayın yöneticimiz baş tacımız
:)))))”
Enis.
SEVGİYLE
KALIN
ELAH NADIA
KALIS